Deprem Bölgeleri Haritasına göre, yurdumuzun %92’si deprem riski altındadır (Can 2005). Ülkemizde belli zaman aralıkları içerisinde yıkıcı depremler meydana gelmiştir. Bu yıkıcı depremler eski çağlardan beri büyük coğrafi değişikliklere ve zararlara sebep olmuştur. Özellikle son yüz yıl içerisinde meydana gelen yıkıcı depremlerden sonra yapı inşasına çeşitli kurallar getirilmeye çalışılmış ve bunlar afet veya deprem yönetmeliği şeklinde ortaya konulmuştur.

Teknoloji geliştikçe ve depremlerden dolayı meydana gelen can ve mal kayıpları arttıkça bu yönetmelikler değiştirilmiştir. Bayındırlık ve İskân Bakanlığının kurulduğu günden beri ülkemizde dokuz adet deprem yönetmeliği yürürlüğe girmiş, bu yönetmeliklerin hepsi yürürlükte oldukları dönemde meydana gelen depremlerden sonra yetersiz kaldıkları anlaşılmış ve geliştirilmeye çalışılarak, değiştirilmişlerdir. Bu değişiklikler, yapıldıkları dönem içerisinde iyi çalışmalardır. Ancak günümüz bilgi ve teknolojisine göre eksik oldukları aşikârdır.

Yürürlükte olan Deprem Yönetmeliği (2007)’nin hazırlanmasının üzerinden yaklaşık 10 yıl geçmiştir. Betonarme yapı elemanları üzerinde yapılan deneyler ve meydana gelen depremlerden sonra yapılan gözlemler ve alınan dersler, yapısal sistemlerin deprem altındaki davranışı konusunda bilginin artmasını sağlamıştır. Bu durum Deprem Yönetmeliği’nin güncellemesinin bir gereği için bir sebep olarak verilebilir.

2016 yılında yayınlanan deprem yönetmeliği şu anda taslak aşamasındadır. 2007 yönetmeliği toplam 7 bölüm ve 160 sayfadan oluşurken, yeni yönetmelik taslağı 16 bölüm içeren toplam 379 sayfalık bir doküman olarak karşımıza çıkmaktadır.

Taslak aşamasında olan deprem yönetmeliği deprem etkisi altında binaların tasarımı bölümünü ve 2007 yönetmeliğinden farklı kısımları sitemizdeki makalelerden takip edebilirsiniz.

Taslak Deprem Yönetmeliği’ne Giriş:

Taslak yönetmelikte artık deprem bölgeleri haritası kavramı çıkartılmış durumdadır. Bunun yerine eski deprem verilerinden hazırlanan deprem tehlike haritaları gelmiştir. Bu haritadan çalışma yapacağımız bölgenin spektral ivme katsayılarını, faya yakınlık mesafesini öğrenip tasarım spektrumunu oluşturabileceğiz. Spektral değerlerden binanın deprem tasarım sınıfını, bina yüksekliğini, binanın performans düzeylerini ve hesap tasarım esaslarını belirleyebileceğiz.

Taslak yönetmelikte yeni yapılacak binalarda performansa göre tasarım esas alınmıştır. Bunlar kesintisiz kullanım, hemen kullanım, can güvenliği ve göçmenin önlenmesidir. TDY 2007’de ise 3 adet performans seviyesi vardı ve sadece mevcut yapıları kapsamaktaydı.

Taslak yönetmelikte binaların tasarımında dayanımına ve şekil değiştirmeye göre tasarım esasları getirilmiştir. Yeni eklenen yüksek binalar, bina güçlendirme hesapları ve deprem yalıtımlı binaların tasarımında şekil değiştirmeye göre tasarım zorunludur.

Depreme dayanıklı binaların tasarımı ve inşa edilmesi için binaları tasarlayan mühendislerin gerekli deprem yönetmeliklerini incelemesi ve onlara uyması en önemli gerekliliktir.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz